Neyi, kime, ne zaman ve ne kadar sunmalıyız ?

1Al2Ver

Altın Üye
Katılım
5 Kasım 2007
Mesajlar
4,712
Excel Vers. ve Dili
64 Bit TR - Microsoft Office 365 - Win11 Home
Altın Üyelik Bitiş Tarihi
04-01-2026
Hikaye şöyle;
Renklerin ustası, ressamların piri olarak anılan büyük bir ressamın öğrencisi, sonunda eğitimini tamamlar.Artık kendi kanatlarıyla uçabilecektir. Büyük usta öğrencisini uğurlarken bir de tavsiyede bulunur.Yaptığı resmi, şehrin en kalabalık meydanına koymasını ve yanına da bir kırmızı kalem bırakmasını ister.Resmin yanına da, halktan resimde beğenmedikleri yerlere bu kalemle çarpı işareti koymalarını rica eden bir yazı iliştirmesini söyler.
Öğrenci, bir kaç gün sonra heyecanla resme bakmaya gittiği zaman resmin çarpılar içinde olduğunu görür.Üzüntüyle ustasına gider.Usta ressam bu duruma hiç üzülmemesini söyler ve ondan resmi yeniden yapmasını ister.Öğrenci büyük bir buruklukla ustasını dinler ve resmi yeniden yapar.Usta, resmi yine aynı meydana koymasını söyler.Fakat bu kez, tablonun yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boyayla, bir kaç tane de fırça koymasını ister.Tablonun yanına da, bu kez insanların resimde beğenmedikleri yerleri düzeltmelerini rica eden bir de yazı bırakmasını söyler.
Öğrenci, ustasının dediklerini harfiyen yerine getirir ve beklemeye başlar.Bir kaç gün sonra resmin bulunduğu meydana gider, bir de bakar ki ne görsün? Bu kez resime küçük bir ekleme dahi yapılmamış, hatta resme hiç dokunulmamıştır.Öğrenci bu haberi vermek için sabırsızlıkla ustasına koşar.Sevinçle olayı anlattıktan sonra, ustası şöyle der.
" Sana böyle davranmanı söylememin nedeni şuydu : Birinci olayda, insanlara fırsat verildiğinde, ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşabileceğini görmeni istedim.Hayatında hiç resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı.İkincisinde ise onlardan, yapıcı olmalarını istedin.Oysa yapıcı olmak kolay değildir ve herkesin harcı değildir.Yapıcı olmak eğitim gerektirir.İnsanlar bilmediği bir konuda atıp tutarlar ama iş onu düzeltmeye gelince hiç kimse buna cesaret edemez.Bunu sakın unutma; Emeğinin karşılığını, senin ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın.Sakın, emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenlerle tartışma.

Hikaye böyle demiş, çok da doğru söylemiş.Ancak günümüzde zaten çok az kişi bir şeyler yapmak istiyor ve emek sarf ediyor.Büyük bir çoğunluk ise bir şey yapmamakta ve kolaya kaçmakta.Kendileri bir şey yapmazken, yapanları da kıyasıya eleştirip yok etmeye çalışıyorlar.Niye mi ? Çalışanlar başarınca, onların tembellikleri, başarısızlıkları ortaya çıkacak ve onların bugüne kadar ileri sürdükleri mazeretleri de ortadan kalkacak, diye.Günümüz iş hayatında çalışanlar, yorulanlar nedense kendilerini, hep haksızlığa uğramış gibi hissederler, pek te haksız sayılmazlar.Onlara sürekli olarak çalıştıkları için suçlu oldukları hissettirilir de ondan, oysa onlar çalışır ha çalışırlar.
Ve biz onlara diyoruz ki, emeğinin karşılığını, senin ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın.Sakın, emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma.
"Peki biz emeğimizi nereye kadar ve kime sunacağız? Anlamayanlar ve cehalet arttıkça, bize daha fazla görev düşmüyor mu?" diye soracaklar, sormakta haklıdırlar da.Ancak günümüzde cehaletle savaş, ancak onları eğiterek kazanılır.Onların eline kırmızı kalem vererek değil renkli boyalarla yapılmış eserlerimizi daha fazla gösterip sergilememizle olur.Varsın anlaşılmayalım, varsın yalnız kalalım, biz, doğru dürüst, bildiğimiz ve istediğimiz gibi eserlerimizi yaratalım.Bu eserleri yaratmak zaten bizi güçlü kılmıyor mu? Farkımızı yaratmıyor mu, bu en büyük kazanç değil mi?
Zaman eleştiri zamanı değil, harekete geçme zamanıdır, tüm micro çekişmeleri bir yana bırakıp, ellerimize renkli fırçaları alıp en güzel sanat eserlerini, hep birlikte yaratmalıyız.

Bu satırları, Sabah Gazetesi'nin 20 Mayıs 2007 tarihli İş Sanatı köşesi yazarı Pembe Candaner'in yazısından alarak sunuyorum.

Umarım, sürekli bedavaya alışan, eleştiriden başka meziyeti olmayan, her iyi şeye ve güzele muhalefet eden, etmekle kalmayıp yıkıcı olan, dünyayı kendi merkezi sanan ve kendinden başkasını sevmeyen, saymayan kişiler, kendilerine bir çeki düzen verirler ve bundan böyle paylaşımcı va katılımcı birer fert olarak toplumdaki yerlerini alırlar,

Ve umarım, aynaya sadece saç sakal, makyaj için değil, kendileriyle yüzleşmek için de bakarlar,

Hepinize saygılar sunarım.

1Al2Ver, 05 Temmuz 2008 İstanbul
 
Son düzenleme:
Katılım
15 Aralık 2007
Mesajlar
128
Excel Vers. ve Dili
excel 2003 tr
ne diyeceğimi bilemiyorum
çok anlamlı...
...
emeğine sağlık
 

Seyit Tiken

Uzman
Uzman
Katılım
23 Ağustos 2005
Mesajlar
4,651
Excel Vers. ve Dili
Excel : 2010
Gerçektende mükemmel bir bakış açısı. Çok hoşuma gitti. Ders alıp hayatımıza uygulamalıyız.
 
Katılım
22 Şubat 2007
Mesajlar
109
Excel Vers. ve Dili
Ofis 2003 türkçe
katılmamak elde mi!
 
Üst